1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Adalar ‘Güzel Yarınları’ Planlıyor

adalar,

Adalar ‘Güzel Yarınları’ Planlıyor İstanbul’un kuşatıldığı günlerde, fetihten bir buçuk ay önce Osmanlı’ya geçen; kuşaktan kuşağa şiirlerle, şarkılarla, sevdalarla kucakladığımız “Adalar” için Ataol Behramoğlu diyor ki; “Kars’taki akşam güneşiyle Büyükada’da ‘Principo’dan izlediğim gün batımları arasında, benim düşlerimde, kimliğimin derinliklerinde bir yakınlık olduğunu duyumsuyorum..” (Benim Prens Adalarım-Heyamola Yayınları)

Hemşerim ne güzel anlatmış…
Evliya Çelebi’nin daha 17. yüzyılda “mamur ve bakımlı” deyip “abı-hayat gibi suyu ve gönül açıcı bağları vardır” diye eklediği; Atatürk’ün “artık Latin harfleriyle okuyup yazacağımız”ı ilan ettiği günün akşamı o “mutlu” devrimini kutladığı Adalar, herkesi öylesine sarıp sarmalar ki tarihçi Hammer’in 19. yüzyılda “Evliya Adaları” demesi de işte o eşsiz “insan ve doğa” buluşmasının ürünüdür…

Kınalı, Burgaz, Heybeli, Büyükada ve Kaşıkadası, yerleşme dokularındaki bu kültür zenginliğinden ötürü “tümüyle sit” alanıdır; 1700 “tescilli” tarihsel mimarlık örneğinin yanı sıra 650 kadar da “tescil bekleyen” özgün yapısıyla, nüfusuna ve büyüklüğüne oranla “en fazla kültür mirası”nı barındıran ilçemizi oluştururlar. Tavşanadası, Sedef, Yassıada ve Sivriada da bu ilçemizin bakir “ada”larıdır…

Adalar, Osmanlı’nın o denli “himaye”sindeydi ki 1861’de Beyoğlu ve Kadıköy’den sonra İstanbul’un “üçüncü” belediyesiydi. 1867’de “ilçe” olduğunda da “düzenli vapur seferleri” 20 yıldır yapılıyordu… Şimdi ise bir ankete göre Adalıların en önemli sorunu “ulaşım”; çünkü 160 yıllık “vapur” hizmeti giderek “azaltılıyor”!.. kültür zenginliğiyle bütünleşmiş bir ulaşım uygarlığı, yerini “motor”lara bırakıyor!

Büyükşehir belediyesi yönetiminin bu akıl almaz aymazlığına, son günlerdeki “Adalar Müzesi” hazırlığında yaşanan “gerilim” de eklendi. Büyükşehirin 2005’te Adalar Belediyesi’ne “müze” için verdiği binanın, şimdi “geri alınmak istendi”ği söyleniyor!

1890’larda 20’yi bulan okul sayısının bile bugün -birisi “binasız”- 5’e indiğini belirten Belediye Başkanı Dr. Mustafa Farsakoğlu ise her bir m2’sinin özenle imar görmesi gereken ilçesinin, 1956’dan beri “plansız” bırakıldığını söylüyor. Düşünün, onca tarihî binaya ve sit uygulamalarına rağmen yasanın “üç yılda yapılması”nı öngördüğü “Koruma Amaçlı İmar Planı” neredeyse yarım yüzyıldır ortada yok! Bu “rekor gecikme”nin temelinde, “inşaata sevdalı” siyasetlerin yattığı emlak rantı düşkünlerinin özellikle “plansızlık” ortamını yeğlemeleri olduğu biliniyor..

Geleceğin güvenceleri
Adalar’ı böylesi sorunlarla devralan CHP’li Belediye Başkanı Farsakoğlu, bir yandan büyükşehirdeki “siyasi soğukluk”tan kaynaklanan ulaşım ve altyapı sorunlarını göğüslemeye çalışırken bir yandan da ilçenin yarınlarını güvenceye alacak “stratejik planlama”ya ağırlık veriyor; çünkü Adalar’ın geleceğini “kurumsal güvence”lere bağlamak, giderek “yaşamsal zorunluluk” haline geliyor..

Bu nedenle planlamanın “öncelik”lerini tartışmak için 30 Ocak’ta düzenlenen “bilgilendirme ve danışma” toplantısının “mekân”ı da çok anlamlıydı. 1906’da İngilizlerin Büyükada’da kurdukları “Principo Yacht Club”ın Cumhuriyetten sonra Atatürk’ün talimatıyla “Anadolu Kulübü”e dönüşen tarihî binasında, Adaların “ulusal bir miras” olarak yaşatılmasının “yol haritası” konuşuldu…

Başkan Farsakoğlu, bunu sadece “yerel yönetim” sorumluluğuyla değil, ilçenin sahip olduğu zenginliklere karşı tarihsel bir “kamu görevi” olarak da önemsediklerinin altını çizdi. Konuk konuşmacılarından Prof. Dr. Ruşen Keleş ise planlamayla birlikte siyasal tercihlerin de amaç ve yöntemlerin eşgüdümüyle “aynı anayol”un benimsenerek belirlenmesi gerektiğini vurguladı…

Çalışmanın emektarları Münevver Öztürk ile Sevim Çandarlı’nın sundukları stratejik plan için “Adaları Gelecekte Nasıl Görmek İstiyoruz?” sorusu özetle şöyle yanıtlanıyordu: “Tarihî, kültürel ve doğal dokunun özenle korunduğu, geliştirildiği, insanca yaşamın tüm gereksinimlerinin karşılandığı, gelecek kuşaklara bırakılacak miras;. herkesin yaşamak için özlem duyduğu; her adanın özgün kimliği ile zenginlik sunduğu, bakımlı ve huzurlu yerleşim yeri; sanat ve tasarım ağırlıklı eğitimin merkezi…”

Peki, bütün bu heyecan verici hedeflere nasıl ulaşılabilir?

Adalar için gerekirse özel bir yasayla, öncelikle “restorasyon”un esas bir imar ve denetim düzeninin sağlanması; “Adalar Konseyi” ile demok-ratik karar süreçlerinin kurumsallaşması; büyükşehirin görevi olan ulaşım ve altyapı hizmetlerinin güvencelere bağlanması; belediyenin kış nüfusuna göre değil, yaz nüfusuna göre ve yılda 3 milyonu aşan turistik ziyareti de gözeten kaynaklara kavuşturulması.. gibi önerileri konuştuk.

Özellikle “bakımlı, huzurlu, kimlikli yerleşim” hedefi için de İtalya’da başlayan ve ülkemizden Seferihisar’ın önderlik ettiği “Yavaş Şehir” hareketine, Adalar’ın ne denli yakıştığını da anımsatma fırsatı bulduk…

Bakalım bütün bu değerlendirmeler, İstanbul’un Stratejik Planlama Hedefleri’nde de gözetilecek mi; Avrupa Kültür Başkenti’ni yönetenler, kentin kültür hazinesine karşı siyasi umarsızlıktan kurtulabilecekler mi?

Haber: Cumhuriyet Gazetesi / Oktay EKİNCİ

Hakkında: SerMimar

SerMimar Kimdir? Osmanlılarda mimarbaşı, sermimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak sermimarın görevleri arasındaydı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir