ZEMİN TARTIŞMASI ŞEHİR EFSANESİ
Çürük zemin-sağlam zemin tartışması İstanbul için sadece bir şehir efsanesi. Avrupa yakasında zeminin çok zayıf veya çürük olduğu bölgeler, dere yatakları ve kıyılardaki kısmen dar alanlarda yer alıyor ve zaten bu alanlarda yapılaşma yoğunluğu çok düşük.
DEPREM İÇ KISIMLARI DA AYNI VURACAK
Bir başka yanlış beklenti ise depremin en fazla kıyı bölgelerini vuracağı. Yer sarsıntısı açısından depremin şiddeti en fazla kıyıda hissedilecek belki ama kıyının faya en yakın noktası Zeytinburnu’nda 11 kilometre iken içerideki Bayrampaşa’da 15 kilometre mesafede. Bu fark deprem etkisinin faydan uzaklaştıkça azalımı açısından önemsiz. Depremin iç kısımlardaki etkisi kıyıdan farklı değil.
ORTAK ÖZELLİK: BİNALARIN YAPISAL ZAYIFLIĞI
İstanbul depreminin gerek 7,2 gerekse 7,5 olması durumlarında ağır hasar görecek veya yıkılacak binaların sadece bir tane belirgin ortak özelliği var; ‘binaların kendi yapısal zayıflıkları’.
Yıkılma riski çok yüksek olan betonarme binaların neredeyse tamamı 5-8 katlı, hiç perde duvarı olmayan ve zemin katlarını ‘yumuşak kat’ olarak tanımladığımız yapım kalitesi düşük betonarme binalar.
‘KENTSEL DÖNÜŞÜM ÇÖZÜM DEĞİL’
Yumuşak zemin katı oluşmasının temel nedeni; bu katların ticari kullanım amacıyla daha yüksek, çoğunlukla ara katlı yapılması ve vitrin gibi faktörler nedeniyle dış cephelerinde hiç yatay deprem yükü taşıyan eleman bulunmaması. Deprem sırasında yatay kuvvetlerin en fazla bu katlarda oluşması nedeniyle yıkılma ve çökme kaçınılmaz oluyor.
Sekiz kattan yüksek binalar genellikle daha iyi mühendislik görmüş, göreceli daha kaliteli binalar. Bu nedenle çoğunlukla yüksek riskli bina grubuna girmiyor.
Tehlikeli olduğu belirlenen binalar incelenen ilçelerin her tarafına saçılmış durumda. Bu durum, sadece belirli bölgelerde yapılacak kentsel dönüşüm çalışmalarıyla İstanbul genelinde deprem riskini azaltma hedeflerini neredeyse imkansız kılıyor. Tehlikeli binaların yıkılması veya güçlendirilmesi gerekiyor. Güçlendirme için binanın sadece yıkılmamasını hedefleyen basit ve ekonomik yöntemlere ihtiyaç var.
HER BİNANIN DOSYASI VAR
Sucuoğlu, çalışma sonucunda depremde ağır hasar görmesi veya yıkılması beklenen binaların adres olarak teker teker belirlendiğine vurgu yaparak, ”Her bina için ayrı bir dosya hazırlandı ve ilgili ilçe belediyelerine teslim edildi. İsteyen bina sahibi veya kat maliki bu dosyaya ulaşabilir” dedi.
ORGANİZASYONA İHTİYAÇ VAR
”Peki vatandaş bu bilgiye sahip olduktan sonra ne yapabilecek?” sorusuna karşılık Sucuoğlu, vatandaşın tek başına bir şey yapabilmesinin pek mümkün olmadığını, ”organize edilmesi” gerektiğini vurguladı.
Sucuoğlu, organizasyon için bir risk azaltma stratejisi ve bunun altyapısını oluşturacak mevzuat değişikliklerine ihtiyaç olduğunu kaydederek, vatandaşın önüne şöyle bir tablo koymak gerektiğini ifade etti: ”Senin binan tehlikeli, ben belirli yasal mevzuat ürettim, sen bu mevzuata göre diğer kat malikleriyle anlaşacaksın, sana krediyi vereceğim, projelendirmeyi de şu şekilde yapacaksın, şu kuruluşlara gidip bunları projelendireceksin ve binanı güçlendireceksin, denetleteceksin. Eğer güçlendirmezsen ‘yıkarım’. Ancak böyle bir mevzuatı geçirdiği takdirde bu işler yapılabilir.”
‘TEDAVİ YAPILMAZSA HASTA ÖLECEK’
”Böyle bir süreç oluşmadan insanlar harekete geçmiyor değil mi?” sorusuna da Sucuoğlu, ”Geçmedi kimse şimdiye kadar, çok az, çok daha tuzu kuru insanlar yapabildi” karşılığını verdi.
Tüm sürecin kaynak ihtiyacına dayandığına dikkati çeken Sucuoğlu, Doğal Afet Sigortasında (DASK) biriken paranın ve 1999 depremi sonrasında toplanan vergilerin bu amaçla kullanılabileceğine vurgu yaptı.
Sucuoğlu, ”İş biraz daha yatırım planlamasına gelmeye başlıyor, yani biz noktasal teşhisi yapıyoruz, tedaviyi yapmak başka bir doktorun işi. Tedavi için öncelikle yeterli ortamın sağlanması lazım ama bu tedavi yapılmazsa da hasta ölecek, o da belli” dedi.
TEHLİKELİ BİNALARIN DAĞILIMI
Çalışma kapsamında incelenen birinci derece deprem bölgesindeki 125 bin binanın 16 binini Zeytinburnu, 27 binini Fatih, 35 binini Küçükçekmece ve 47 binini Bahçelievler-Bayrampaşa-Güngören ilçelerindeki konut ve işyerleri oluşturdu.
Depremin 7,5 büyüklüğünde olması durumunda ağır hasar görecek ve yıkılacak binaların oranı kıyıdaki Zeytinburnu’nda yüzde 57 (8 bin), iç kesimdeki Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören ilçelerinde de yüzde 51 (22 bin 540).
Fatih ve Küçükçekmece ilçelerinde bu oran yüzde 30. Fatih’teki 17 bin betonarme binanın 4 bin 700’ünün, Küçükçekmece’de 1. derece deprem bölgesindeki 25 bin betonarme binanın da 8 bin 50’sinin 7,5 büyüklüğünde deprem olması durumunda ağır hasar görmesi veya yıkılması bekleniyor.
Depremin 7,2 olması durumunda bu sayılar Zeytinburnu’nda 5 bin 130, Bayrampaşa-Bahçelievler-Güngören ilçelerinde 13 bin 560, Fatih’te 1.710 ve Küçükçekmece’de 3 bin 780 bina’ya geriliyor.
Çalışma hedefleri çerçevesinde, İstanbul’da yapılacak güçlendirme çalışmalarının bu binalardan başlaması gerekiyor.
29 MİLYON HARCANDI
2004-2009 dönemini kapsayan çalışma için İstanbul Büyükşehir Belediyesi özkaynaklarından 29 milyon lira harcama yapıldı.
300 teknik personelin görev aldığı çalışmada ODTÜ ekibinde, Prof. Dr. Haluk Sucuoğlu (koordinatör), Doç. Dr. Ahmet Yakut, Prof. Dr. Güney Özcebe, Doç. Dr. Altuğ Erberik, Doç. Dr. Sinan Akkar, Prof. Dr. Sadık Bakır ve Y. Doç. Dr. Tolga Yılmaz yer aldı. (AA)