1750 Adetten Fazla Türkiye'nin En Güzel Villa Modelleri İçin Resme Tıklayabilirsiniz..

Oktay EKİNCİ: Levent Asla ‘Dönüşmeyecek’!

levent kentsel sit alanı, kentsel sit alanı, kentsel sit, kentsel sit, levent semti, çağdaş levent derneği, büyükdere caddesi,

Akasya, Manolya, Sümbül, Karanfil, Yasemin, Lale, Krizantem… Bunlar İstanbul’un siluetinde “gökdelen”lerin yükseldiği Zincirlikuyu-Maslak bölgesindeki Levent semtinin sokak adları.. Çalıkuşu, Güvercin, Bülbül, Kanarya… da aynı semtin diğer sokakları.

Her biri “en yüksek benim” dercesine yükselen “kazanç kuleleri”nce kuşatılan Levent’in hem çiçekleri ve kuşları, hem de onlarla bütünleşen tek ve iki katlı bahçeli evlerindeki “insancıl ve uygar” kent yaşamı, bir süredir 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun güvencesi altında… Çünkü Koruma Kurulu, İstanbul’un en hızlı “dönüşen” bölgesinde yıllardır “dönüşmeme” mücadelesi veren bu “özgün” ve “onurlu” semt için mahalle sakinlerinin 1995’te kurdukları “Çağdaş Levent Derneği”nin girişimleriyle 2008’de “kentsel sit” kararı aldı…

İlk duyulduğunda gazetelerin “emlak düşkünü” ekonomi sayfalarında “Büyükdere Caddesi’ne Sit Bombası” manşetleriyle yer alan karar, vaktiyle yapım aşamasına göre adlanmış 1’inci, 2’nci, 3’üncü ve 4’üncü Levent ile Konaklar Mahallesi’ni kapsıyor. Şehircilik tarihimizin anıtlaşan hocalarından Prof. Y.Mimar Kemal Ahmet Aru ve Y.Mimar Rebii Gorbon’un 1945’te başladıkları planlama çalışmasıyla gerçekleşen yerleşim için İstanbul 3 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Bölge Koruma Kurulu’nun 13 Mayıs 2008 tarih ve 3047 sayılı kararındaki “sit gerekçesi” özetle şöyle:

“Levent Çiftliği denilen arazide 1947’de inşaatına başlanan alanın ülkemizdeki ilk planlı toplu konut projelerinden olması; planlama düzeni ve modeli açısından örnek oluşturması; yapıların mimarisinde bilinçli yeğlenen sade ve gösterişsiz karaktere günümüzde artık rastlanmaması; tüm özgün niteliklerini hâlâ devam ettirmesi ve kentin bu bölgesindeki gelişme karşısında bozulma ve niteliğini kaybetme riskinin bulunması…”

Belediyeler destekledi
Bu değerlendirmelere dayanak oluşturan “kurum görüşleri” arasında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı’nın 26 Temmuz 2007 tarihli “olumlu” yazısı ile Beşiktaş Belediye Başkanlığı İmar ve Şehircilik Müdürlüğü’nün 13 Haziran 2007 tarihli “uygun” raporu, Levent sit kararındaki “Koruma Kurulu ve Yerel Yönetim uzlaşması”nı da kanıtlayan “örnek kamusal duyarlılık” belgeleri…

Nitekim karar alınırken “Koruma Kurulu Başkanı” olan YTÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Can Binan da diyor ki: “Her iki belediyemizin, Levent’in özgün değerlerini gözeterek ilk planlama ilkeleriyle yaşamaya devam etmesini istemeleri yerel yönetimlerimiz için örnek olmalıdır…”

Bu “tarihsel uzlaşma”nın sağlanmasında hiç kuşkusuz en etkin payı olan Çağdaş Levent Derneği Başkanı adına Başkan Zehra Eliçin de sit kararından sonraki gelişmeleri şöyle anlatıyor: “Dernek üyelerimiz ve mahalle sakinleri elbette ki çok mutlular ama özellikle işyeri haline dönüşmüş konutların yasadışı konumları ile yine ticari amaçla kullanma isteklerinden kaynaklanan gerilimler sürüyor. Bunun için de belediye desteğiyle yetinmeyip, Levent’in özündeki konut yerleşimi kültürünü de koruyup geliştirecek etkinlikler yapıyoruz.”

Dernek kurucularından ve koruma amaçlı mimarlık, şehircilik çalışmalarına önemli katkılarda bulunan mimar Banu Karabey de arkitera.com sitesinde yayımlanan söyleşide şunları belirtiyor: “Levent yalnızca ‘mimari bir dönem projesi’ değil, aynı zamanda ‘sosyal bir proje’; bir ‘Cumhuriyet’ projesi. Sit kararı, ‘vahşi kentsel gelişme’ye teslimiyet yönünde bugüne dek kimi şehircilerden, bilim adamlarından dinlemiş olduğumuz kötümser yorumlar karşısında çağdaş kentliler tarafından alternatifler üretilebileceğini de gösteriyor.”

Gerçek ‘çağdaş’lık
İstanbul’da yükselen ve çoğu “satılık süper lüks konutlar”la kuleleşen gökdelenler; olur olmaz her yere abanan dev AVM’ler ve tüketim hangarları; varlıklılara pazarlanan TOKİ projelerindeki “kenti en tepeden seyredin” söylemleri ve tüm bunlarla “eşgüdüm” içindeki “kentsel dönüşüm” projeleriyle eski ve özgün semtlerin “emlak ticareti”ne kurban edilmesi, başta “gayrimenkul medyası” olmak üzere tüm çıkar ortağı kesimlerce “çağdaş”laşma olarak gösteriliyor.

Leventlilerin yine “çağdaş” adlı dernekleriyle adeta “tam tersi” bir “insani” anlayışı, üstelik yasal ve kurumsal destekler de sağlayarak sürdürmeleri ise eminim ki şimdiden “şehircilik tarihi”mize geçiyor. Hele, “çağdaş Leventliler”in, neredeyse “kapı komşu”ları olan en lüks AVM’lere gitmek yerine “geleneksel alışveriş kültürümüz”ü yaşatan Levent Çarşısı’nda “kendi esnaflarının müşterisi olma”larını ayakta alkışlamalıyız.

Ülkedeki diğer “Levent”lerin yok edilerek emlak pazarına “arsa” olarak sunulmasını amaçlayan “kentsel dönüşüm yasa tasarısı”nın TBMM gündeminde olduğu bugünlerde, “dönüşmeyen Levent”ten öğreneceklerimiz var. Bu nedenle 27 Şubat Cumartesi gecesi Kanal B’deki İmar Dosyası programımızın konukları çağdaş Leventliler adına Zehra Eliçin ve sit kararı sürecini yöneten Doç. Dr. Can Binan…

Haber: Cumhuriyet Gazetesi / Oktay EKİNCİ

Hakkında: SerMimar

SerMimar Kimdir? Osmanlılarda mimarbaşı, sermimaran-ı hassa. osmanlı hanedanının ve büyük devlet adamlarının yaptıracakları binaların projelerini yapmak ve bunların uygulanması için gerekli mimarları, teknik elemanları atamak, büyük kentlerdeki mimarları atamak, hassa mimarlarını yetiştirmek, kent ve kasabalardaki bütün mimar ve ustaların kayıtlarını tutmak sermimarın görevleri arasındaydı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir