Günümüzde tartışmalara konu olan Mimar Sinan’ın varlığı ile yaşamı hususuna Erhan Karaesmen son noktayı Konya’da koydu. ‘Sinan teması üzerine çeşitlemeler’ isimli kitabıyla, tartışmaları aydınlatan ÖDTÜ inşaat mühendisliği öğretim görevlisi Erhan Karaesmen Konya’da bir konferans verdi
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Konya şubesi, SÜ inşaat mühendisliği bölümü, Genç İMO ve İnşaat Mühendisliği Topluluğu tarafından düzenlenen konferans Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel kültür merkezi 30 Ağustos salonunda gerçekleştirildi. Programa İnşaat Mühendisleri Odası Konya şube başkanı Ali Çınar, Dilek Sabancı konservatuarı müdürü ve inşaat mühendisliği bölüm başkanı Prof.Dr. M. Yaşar Kaltakcı, S.Ü. genel sekreter yardımcısı Yrd.Doç.Dr. Mehmet Kamanlı, öğretim görevlileri, inşaat mühendisleri ve çok sayıda öğrenci katıldı. Açılış konuşmasını İMO Konya Şube Başkanı Ali Çınar’ın yaptığı programda, Erhan Karaesmen’in biyografisini ise Selçuk Üniversitesi genel sekreter yardımcısı olan Yrd.Doç.Dr. Mehmet Kamanlı sundu.
Konferansın açılış konuşmasını yapan İMO Konya şube başkanı Ali Çınar, Mimar Sinan’ın iyi bir mühendis olduğuna vurgu yaparak, onu şu sözlerle anlattı. “1512 yılında yetenekli gençleri Anadolu’dan toplayan bir gruba kendisini ispatlayan Sinan İstanbul’a geldi ve Acemi Oğlanlar Ocağına verildi. Burası, ordunun ihtiyacı olan elemanları yetiştiren bir okul mahiyetindeydi. Sinan burada kabiliyetine uygun olarak mühendislik eğitimi aldı ve ordunun istihkâm bölüğünde görev aldı. Yavuz Sultan Selim ile birlikte, 1514’te İran seferine, çaldıran savaşına, 1516-1520 tarihleri arasında da Mısır Seferine katıldı. Kanuni Sultan Süleyman zamanında ise 1521’de Belgrad, 1522’de Rodos seferlerine katıldı.
Nehirler üzerine çok kısa zamanda köprüler inşa etmesi, bataklık arazilerde ordunun geçişi için seyyar köprüler kurması, surları çok kısa zamanda tamir etmesi dikkatlerden kaçmamıştı. Daha birçok sefere katılan Sinan Irak, Bağdat, Tebriz Seferi esnasında Van Gölü’nü geçecek üç gemiyi kısa zamanda yaptı. Bu başarı üzerine kendisine Haseki unvanı verilmişti. 1538’de Moldovya seferi sırasında Prut Irmağı üzerine yaptığı köprüyle büyük takdir kazandı ve bir yıl sonra ‘Sermimaran-ı Hassa’ yani Saray Baş Mimarı oldu. Bir mühendislik konusu olan köprüler inşa etmek, büyük açıklıkları kemer ve tonozlarla geçmek ve bunları kısa bir sürede başarmak Sinan’ın mühendis kimliğinin ağır bastığını gösteriyor.
Yine zemin iyileştirme konusundaki yaklaşımı hem zemin mekaniği hem de akışkanlar mekaniği gibi mühendislik meselelere derinden vakıf olduğunu gösteriyor. Birçok tarihçinin tariflerine göre, o dönemde mühendislik ve mimarlık ayrı birer meslek olmadığı için ‘imar eden’ anlamında her iki meslek grubuna birden ‘mimar’ deniliyor. Hepinizin malumu Mimar Sinan’ın, Sermimaran-ı Cihan ve Mühendisan-ı Devran diye anıldığını biliyoruz. Üstat Sinan hakkında bilmediğimiz birçok konuyu ODTÜ öğretim görevlisi Erhan Karaesmen hocamızdan dinleyeceğiz. Kendisine buraya kadar gelerek bizlere hitap ettiği, kendisinin engin bilgilerinden yararlanma şansını verdiği ve bu inceliği gösterdiği için teşekkür ediyoruz.”